Ekmeğini taştan çıkaranlar, doğanın izini ayaklarınızın altına serenler-Zeyyat KAFKAS
GERİ













 
Ekmeğini taştan çıkaranlar, doğanın izini ayaklarınızın altına serenler
 
Trabzon’dan dünyaya Onyx taşı ihraç ederek adını duyuran Kafkas Mermer (KAFMER) önümüzdeki dönemde meslektaşlarına uyarıda bulundu
 
Doğal taşta yüzünüzü
KATAR’A ÇEVİRİN
 
Doğal taş; adı üzerinde doğal olduğu için doğanın izlerini insanların ayaklarının altına serdiği için herkesin beğenisi farklıdır, dünyaya entegre olursanız her kriz ortamında bile bu doğal taşın talep göreceği ülkeler olacaktır. Biz de bu ülkeler üzerinde stratejilerimizi belirliyoruz.
 
Bu yıl yaptığımız tespite göre önümüzdeki 5 yıl Türkiye doğal taşının en fazla talep göreceği yer Katar olacak. Özellikle Dubai’deki finans sıkıntısından sonra Katar’da ciddi bir talep var. Ve 2010 yılında doğal taş sektöründeki meslektaşlarımızın bir yüzlerini Katar’a çevirmelerini öneriyorum.
 
Herkes Çin'e hammadde satar ve bu böyle bilinir. Biz bu yıl Çin’e işlenmiş mal da satıyoruz Taşımızın özelliğinden dolayı orada iki yıllık bir projeye girdik ve işlenmiş mal satıyoruz. Bu proje aslında bir Hükümet projesi. Orada mezarlıklar yetmediği için mezarlıklarla ilgili bir proje. Proje Tayvan Hükümetinden alındı. İşlenmiş mermeri Çin’e verip ülkemize katma değer kazandırıyoruz. Yani işlenmiş mermeri satıyoruz. Oralarda işçilik ucuz olmasına rağmen biz işlenmiş mermeri verme başarısını gösteriyoruz.
 
 
 Kafkas Mermer San. İnş. Taahhüt Tic. ve Ltd. Şti. Trabzon’un Arsin İlçesi’nde kurulu bulunan Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyetlerini sürdürüyor. Mermer sektörüne 1984 yılında Bayburt’ta açtığı onyx ocağı ile ilk adımını atan Kafkas Mermer, 2005 yılında Trabzon Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğu fabrikada, fayans ve ebatlı mamül üretimi yapmaya başladı. Yıllık üretiminin yüzde 40’ı ihracat olarak katma değer yaratan Kafkas Mermer’in 2009 hedefi bu oranı yüzde 70’ler seviyesine çıkarmak.
Kafkas Mermer 2008 yılında yeni ocak ve saha çalışmalarına hız vererek  yapılan AR-GE çalışmaları sonucunda Giresun bölgesinde yeni bir traverten sahasını bünyesine katmayı başardı ve 2009 yılı başında da bu sahayı üretime açtı. Kafkas Mermer ocak ve yeni doğal taşlar konusunda AR-GE çalışmaları ile dünya pazarına sürekli yenilikler sunmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Kendi ocaklarından çıkardığı White Onyx ve Class Traverten’in 10 ayrı ülkeye blok ihracatının yanı sıra bu iki değerli doğal taşı, kendi üretim tesislerinde fayans ve ebatlı malzeme olarak da piyasalara sunmakta ayrıca uzman kadrosu ve projeci partnerleri ile uygulama hizmeti de vermektedir.
Yönetim Kurulu Başkanı Zeyyat Kafkas Trabzon SİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Karadeniz Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu (TR 90) Başkan Vekilliği, Türkiye Mermer Doğal Taş ve Makine Üreticileri Birliği (TÜMMER) Yönetim Kurulu üyeliği, TOBB Madenciler Mühendisliği üyeliği, İZFAŞ İzmir Fuarcılık Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini de yürütüyor. Başkan Kafkas KAFMER’in kuruluşunu ve sektörün geleceğini Dünya’ya anlattı.
 
 
 
Mermer merakı aileden mi geliyor, nasıl başladı bu merak?
 
Babamın doğayı sevmesi ve av merakı ile başladı her şey. Babam 60 yıl doğayla iç içe yaşaması da bu merakın bir sonucudur. Babam doğa merakını gidermek için yaptığı gezilerde bulduğu taşları cebine doldurur daha sonra bunları incelerdi. 10 yaşından beri babamla olduğum için ben de kendimi bu merakın içinde buldum. Babam Tarık Kafkas 1970’li yıllarda Kapalıçarşı’da kendi dükkanında onyx taşından yapılan biblolar satıyordu. 17 metrekarelik dükkanda özellikle onyx taşına olan merakı Trabzon’a dönüş ve daha sonra yine bu doğa ve av merakı sonrası ilk onyx ocağını keşfetmesi ile yeni bir dünyaya adım atmamızı sağladı. Bu şekilde de KAFMER doğdu diyebiliriz.
 
 
KAFMER’in idari yapısı hakkında bilgi verir misiniz?
 
Kafkas Mermer yani KAFMER olarak halen 40 kişi istihdam ediyoruz. Üretim fabrikamızın kapalı alanı 3 bin metrekare toplam 5500 metrekarelik bir alana sahibiz.
 
Başarı nasıl geldi, bize başarınızın sırrını nasıl özetleyebilirsiniz?
 
Ben her zaman şunu söylerim. Başarının sırrı için öncelikle ekip ruhunun tam olarak yerleşmiş olması gerekiyor. Biz ekip çalışmasını iyi yapıyor ve zamanı iyi planlıyoruz. Çok iyi bir ekibe sahip olduğumu düşünüyorum tabiî ki de iyi bir yönetim kadrosuna sahibim. Delege ettiğimiz işleri yürüten etkili bir ekibimiz var.
 
Dünyaya sattığınız ve en çok sevdiğiniz onyx taşı ile ilgili hikayeden bahseder misiniz?
 
Babamın yine 1984 yılında bir doğa seyahatinde tanıştığı onyx taşı iş hayatımızın dönüm noktası oldu diyebilirim. Zaten ilk olarak onyx taşı ile işletme ruhsatı aldık. Onyx taşının özelliğine gelince; soğuk su ile oluşan kasit kristalinden ve aragonik kristalinden oluşan ışığı geçirme özelliği olan bu taş dünyada sadece belli ülkelerde bulunuyor. Bunlar; Pakistan, Meksika, İran ve çok az Türkiye.
Sektöre girişimiz bu şekilde oldu, daha sonra biz AR-GE yaparak diğer iki tanesini bulduk. Bir çok deneyimimiz oldu. Üç sahanın ruhsatını alarak yolumuza devam ediyoruz, onları da 2008 ve 2009’da aldık. O ocaklardan traverten çıkıyor.
 
Yurtdışına satışlarınız ne şekilde oluyor, hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
 
Satışlarımızı hem blok hem ocaklardan blok olarak yapıyoruz. Ebatlanmış olarak on ayrı ülkeye satışımız var. 2009 yılında şirketimizin işlenmiş fabrika üretiminin yüzde 70'i ihracata dayanıyor. İhracatımız başta Avrupa ülkeleri, Asya ülkeleri, Porto-Riko Sri-Lanka’nın da içinde bulunduğu pek çok alanı kapsıyor.
İlginç de bir şey var. Herkes Çin'e hammadde satar ve bu böyle bilinir. Biz bu yıl Çin’e işlenmiş mal da satıyoruz Taşımızın özelliğinden dolayı orada iki yıllık bir projeye girdik ve işlenmiş mal satıyoruz. Bu proje aslında bir Hükümet projesi. Orada mezarlıklar yetmediği için mezarlıklarla ilgili bir proje. Proje Tayvan Hükümetinden alındı. İşlenmiş mermeri Çin’e verip ülkemize katma değer kazandırıyoruz. Yani işlenmiş mermeri satıyoruz. Oralarda işçilik ucuz olmasına rağmen biz işlenmiş mermeri verme başarısını gösteriyoruz.
 
İşlettiğiniz ocaklarınız nerelerde bulunuyor?
 
Bayburt’ta onyx ocağı, Bayburt traverten ocağı (yeni aldığımız), Giresun Alucra Traverten ocağı, şu anda işletmede olan ocaklarımız. Bunlara yatırım yaptık. Firmamızda saha arama çalışmalarını da sürdürüyoruz. Bu arada çok önem verdiğimiz AR-GE çalışmaları da devam ediyor. Ankara'daki ofisimizde deneyimli bir mühendisle çalışıyoruz. Arkamızda çok ciddi bir mühendislik kadromuz var, Türkiye'nin en önemli jeoloji mühendislerinden Yunus Öğün’ün önderliğinde bir ekibimiz var. Bu ekibimiz aynı zamanda AR-GE ve yıllık üretim planlarını yapıyorlar.
 
Size göre sektörünüzün sorunlarından öne çıkanları nelerdir ve çözüm için sizin çalışmalarınız var mı?
 
Yeni maden kanunu ile ilgili hem TOBB’un madenciler meclisinde hem de TÜMMER’in içinde olduğu bir çalışma grubu var. Burada yeni maden kanununa sektörün önünü açmak için yapılması gerekenleri öneri olarak sunduk. MİGEM'in Genel Müdüründen bu sektörün kamu yapısından sivil yapısına herkes vardı, çok uyumlu bir çalışma oldu. Kamu ve özel sektör arasında uyumlu bir çalışma oldu ve Enerji Bakanı Taner Yıldız da toplantıda ciddi bir katkı verdi. Bu da bizim için çok önemliydi.  
 
Bölge madenciliğinin Trabzon Limanı’nı sevkiyatta kullanması için çalışmalarınız oldu sanırım, bu konuda bilgi verir misiniz?
 
Trabzon Limanı’nın ihraç kapısı olması için aktif olarak kullanılmaya başlanması da önemli bir gelişme. Erzincan ve Sivas dahil Trabzon Limanı’nı kullanmaya başladılar. Bu anlamda yaptığımız görüşmelerde Liman yönetiminin de yeni yatırımlar için atağa kalktığını öğrendik. Buna ilk başta 36 tonluk bir forktif’in alınmasını örnek verebiliriz. Bunun için Liman İşletme Müdürü Muzaffer Ermiş’in gayreti çok önemli. Bölge madenciliğinin sevkiyatta Trabzon Limanı’nı kullanması konusunda çeşitli girişimlerimiz oldu, olumlu sonuçlarla Liman kapı görevini görmeye başladı. Liman bu konuda yatırımını artırdıkça çok önemli bir işlevi de üstlenecektir. Trabzon Limanı’nın ekipmanını artırması müşteri portföyünü Trabzon’a çektiğini ve bunun ivme kazanarak artacağını düşünüyorum. Liman işletmesinin yaklaşımı çok olumlu, bu da bizim gelecekte daha iyi olacağımız izlenimini veriyor, bu anlamda Trabzon Liman İşletme Müdürü Muzaffer Ermiş’e katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
 
Kriz ve sektör değerlendirmesini yapar mısınız. KAFMER olarak krizde nasıl bir strateji izlediğinizi anlatır mısınız, 2009 yılındaki krizi nasıl bir stratejiyle aştınız?
 
Dünyada bir global kriz var bunu hepimiz kabul ediyoruz ama finansal kriz var ve finansal krizin yansımasıyla reel kriz ortaya çıktı. Türkiye’de bankaların yarattığı bir finansal krizden dolayı reel sektör krize girdi. Son 35 yıla baktığımızda dünyadaki bu kriz ortamında Türkiye’deki finans sektörünün en fazla kar ettiği yıl. Bu rakamlar da bizdeki krizin dünyadaki krizle bağdaşmadığının en önemli göstergesi bana göre. Biz KAFMER olarak 2008 yılı başında yaptığımız değerlendirmede krizin en az etkilendiği ülkelere satış ve pazarlamayı geliştirmeye çalıştık. Bu anlamda yurt dışındaki fuarlara katıldık ve beklentilerimizin de ihracat anlamında yüzde 70'ini gerçekleştirdik. Bu da krizde doğru bir strateji izlediğimizi gösterdi bize.
Şirketimizin özellikle fabrikamızın 2005 yılında kuruluşu esnasında bankalardan ciddi bir yatırım ve işletme kredisi kullanmıştık. Ve bu krizin sinyali Avrupa’da başladığında mali yapımızda yaptığımız tespitle acil bir finans kaynağı sağlayıp bankalarla olan kredi ortaklığımızı bitirme kararı verdik. 2007 yılının son ayında İstanbul’da elli yıldır inşaat sektöründe başarılı olan Başer İnşaat ile bir ortaklık yapısına girerek finansal yapımızı güçlendirdik, son derece yerinde bir karar verdiğimizi bu ortaklık sürecinde görüyoruz.
 
 
Önümüzdeki süreçte neler yapmayı planlıyorsunuz?
 
2010 yılı Mart sonunda yapılacak dünyanın en büyük doğal taş ikinci fuarı olan İzmir’deki doğal taş fuarında bu yılın stratejilerini de belirleyeceğiz. Orada alınacak sipariş yada müşterilerin göstereceği ilgiye göre planlamamızı yapmayı düşünüyoruz. Fuar öncesi Çin’de on günlük bir fuara katılacağız. Doğal taş; adı üzerinde doğal olduğu için doğanın izlerini insanların ayaklarının altına serdiği için herkesin beğenisi farklıdır, dünyaya entegre olursanız her kriz ortamında bile bu doğal taşın talep göreceği ülkeler olacaktır. Biz de bu ülkeler üzerinde stratejilerimizi belirliyoruz.
Bu yıl yaptığımız tespite göre önümüzdeki 5 yıl Türkiye doğal taşının en fazla talep göreceği yer Katar olacak. Özellikle Dubai’deki finans sıkıntısından sonra Katar’da ciddi bir talep var. Ve 2010 yılında doğal taş sektöründeki meslektaşlarımızın bir yüzlerini Katar’a çevirmelerini öneriyorum.
 
Türkiye doğal taşının dünyada kabul gören bize özgü doğal taşlarımız var mı dünyada fark yaratan
 
Dünya doğal taş rezvervinin yüzde 33'ünün Türkiye’de olduğu bir gerçek. Bu resmi bir rakam. Fakat Türkiye’de işletme maliyetlerinin şu yada bu sebeplerden dolayı yüksek olmasından dolayı e madenciliğin yavaş ilerlemesine sebep oluyor. 2000 yılında 140 milyon dolar olan doğal taş ihracatının 2008 yılında 1 milyar 300 milyon dolara yükselmesi hem ciddi bir başarı hem de madencilerin ne kadar daha önünün açılması gerektiğinin işaretidir. Bu mesajı bürokrat ve siyasi erkan doğru algıladığını düşünüyorum. Yeni maden kanununun hazırlanmasında bugüne kadarki yaklaşımlarından sonuç vereceğini düşünerek kanunların bu şekilde çıkmasını sağlamışlardır. Türkiye’de yıllardan beri hep hükümet politikaları uygulanmıştır, halbuki özellikle madencilik sektöründe bir devlet politikası olmalı ve her gelen hükümet de madencilik konusundaki bu devlet politikasını geliştirerek devamını sağlamalı.
 
Sizin için çok önemli olan blok ihracatının önündeki en büyük engel nedir?
 
Tonaj muafiyeti olabilir. Benim taşımdan örnek vereyim, onyx dünyada ender olarak çıkan bir taş. Ürettiğiniz blokun ebadı ne kadar büyük olursa ton fiyatı daha çok para ediyor Ancak biz maalesef Türkiye’deki kanunlardan dolayı yirmi iki tondan fazla mal yüklemiyoruz, o güzelim taşı kesmek zorunda kalıyoruz. Sebep ise kamyonun ağırlığı ile karayoluna zarar vereceği düşüncesi. Ancak bir kamyonun karayoluna zarar vermesi ağırlığı ile değil lastiği ile ilgilidir. İtalya'da bu taşı taşımak için kanunlar var. Lastiği özel kamyonlar var, lastik ebatları asfalta zarar vermeyecek şekilde geniş, bizde ise 22 tonu geçemiyorsunuz ve çok büyük bir değeri kesmek zorunda kalıyoruz. Bu taşlar bölünemez olduğu için özellikle bu tür taşlarda bir muafiyet düzenlemesi yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer bu şekilde bir düzenleme yapılırsa, sadece bu blok ihracatın yüzde 20 artıracağını düşünüyorum. Bir milyon doların üzerinde ihracat yapan firmalara ihracat yaptıkları kadar mazot indirimi alınabilir bu da ocaklardan limanlara kadar şeklinde ifade edilebilir. Bunların hepsi sektöre teşviktir,
Sektöre devlet tarafında yapılacak desteklerden biri de belli bir limitinin üzerinde ihracat gerçekleştiren firmalara destek.
Bir başka önemli konu da ÇED  ve mera kanunlarıdır. Öyle bir doğal taşın bulunduğu arazilerde mera diye adlandırılan belirlenmiş olan sadece benim bölgemde beş tane sahaya yetkilileri getirebilirim. Bu alanlarda bir tane ot göstermeleri halinde o sahaları kendilerine hediye edebilirim. Kayaların bulunduğu yere mera tabiri yapmışlar, bu sektöre masa başında darbeden başka bir şey değildir. Bunları kolaylaştırarak çözüme kavuşturmak da bizlere büyük destek olacaktır.
 
Doğal taştaki ihracat ile ithalat rakamlarını karşılaştırdığınızda nasıl bir değerlendirme çıkar ortaya?
 
Doğal taştaki ihracat 1500'e dayanmışken, şunu unutmamak lazım, ithalat çok çok azdır. Diğer sektörlere oranla doğal taş tamamen ihracattır. Ve doğal taş katma değeri çok yüksek bir sektördür. Bölgemizde bu sektöre yani doğal taşa, yatırım yapmak isteyenlere kapımız her zaman açık, bu tür yatırım düşünen iş insanlarını hiçbir zaman rakip değil takım arkadaşı olarak görürüz. Biz doğal taşta ülkedeki sektörün gelişmesi adına her türlü desteği vermeye hazırız.
 
 
Üniversite-sanayi işbirliği hakkında neler söyleyeceksiniz?
 
Biz Türkiye Mermer Doğal Taş ve Makine Üreticileri Birliği (TÜMMER) olarak bir çalışma yaptık ve bu çalışmayı 2009 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile belli bir noktaya getirdik. Biz üniversitelerin mimarlık fakültelerinde doğal taş dersinin koyulmasını istiyoruz. Nasıl bir seramik bölümü varsa doğal taş dersi de olmalı diye düşünüyoruz. Üniversiteyi bitiren mimarlar doğal olarak seramik dersini gördükleri için doğal taşa sıcak bakmıyorlar. Oysa Avrupa’daki mimarlar ilk olarak doğal taşı düşünüyorlar. Doğal taşın ömrünün uzun olması ve doğal olmasından dolayı orada tercih ediliyor. Biz bunu TÜMMER olarak gündeme getirdik aynı işbirliğini Trabzon’daki Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden (KTÜ) de bekliyoruz.
 
Özellikle kalifiye eleman bulma sorunu yaşıyor musunuz?
 
Maden ve jeoloji mühendisi bulmada sorun yaşanıyor. Sahaya gidecek ve çalışacak mühendis bulmak zorlaştı. Saha alışkanlığını geliştirmek için staj programlarının gerçek ocaklarda uygulanması gerekmekte. Maalesef birçok maden mühendisinin gelip ilk kez sahayı bizim sahamızda gördüğüne şahit olmak bizi üzüyor. Bu anlamda KTÜ’de mühendislik fakültelerinde bu anlamda stajlarını gerçek uygulamalarla yapmaları Trabzon SİAD olarak kapımız açıktır ve bu konuda bizzat stajlarına her türlü desteği vermeye hazırız.
 
 
02.04.2019
Copyright © www.tsiad.org.tr.tr ® 2024.
MAKSIFEDtürkonfed